Makaleler

COVID-19’un enerji sektöründeki etkisi ülkeleri yerli üretime teşvik ediyor

0

Aralık ayından bu yana tam 150 ülkede görülen COVID-19 salgını, ülkelerin karantina ve kısmi tecrit kararları nedeniyle enerji sektörünü de etkisi altında aldı. Alınan tedbirler; tedarik zinciri kesintileri, insan gücünün bulunmaması ve proje finansmanındaki sorunlar nedeniyle güç projelerinde gecikmelere neden oldu.

COVID-19’un yenilenebilir enerji projeleri üzerindeki etkisine ilişkin yapılan bir ankette, katılımcıların %47’si ithalat bağımlılığı nedeniyle projelerde salgının yüksek bir etkisi olacağını düşünürken %26’sı daha ılımlı bir etki olacağına inanıyor. %27’lik bir kesim ise COVID-19’un, yenilenebilir enerji projelerinde düşük bir etkiye sahip olmasını ya da hiçbir etkisinin olmamasını bekliyor.

Enerji sektöründeki dışa bağımlılık kriz anlarında ülkeleri kısıtlıyor

Ülkelerin çoğunda yenilenebilir sektör, başta Çin olmak üzere büyük ölçüde diğer bölgelerden yapılan ithalata bağımlıdır. Küresel güneş enerjisi sektöründe, tedarik zincirinin %40’ından fazlası Vietnam ve Tayland gibi diğer Güneydoğu Asya ülkelerinden ve Çin’den gelen tedariklere bağlıdır.

ABD ve Avrupa, düşük maliyetli güneş fotovoltaik (PV) modüllerine ve Çin’den gelen hücrelere büyük ölçüde güveniyor. Küresel olarak büyük güneş modülü tedarikçileri arasında çoğunlukla Çinli oyuncular yer alıyor. Bu tedarikçiler, malzemelerin %50’sinden fazlasını sağlıyor. COVID-19 salgını, bileşenlerin ve ekipman üreticilerinin ilk iki ay boyunca tesislerinde üretimi durdurmasıyla sonuçlandı ve küresel tedarik kısıtlamalarına yol açtı.

Küresel rüzgar endüstrisi ise bağımlılık düzeyi bileşene göre değişen ve çok çeşitli ülkelerden rüzgar ekipmanı ithalatına bel bağlamış durumda. Çin ve Avrupa, küresel ham rüzgar malzemesi ve bileşen ithalatının %60’ından fazlasını elinde bulunduruyor. Birçok ülkeden rüzgar ekipmanı ithalat eden ABD’nin ham rüzgar malzeme ve bileşen ithalatının Çin %30’dan, Avrupa ise %25’inden fazlasını elinde tutuyor.

Çin ve diğer Güneydoğu Asya ülkelerinden gelen güneş modüllerini ve rüzgar bileşenlerini büyük ölçüde ithal eden Orta Doğu ve Asya-Pasifik de, tedarik zincirindeki kesintiler nedeniyle yenilenebilir projeler için büyük kapasite planları yapmak durumunda kaldı. Büyük rüzgar ekipmanı tedarikçileri, üretimdeki duraksamalarla karşı karşıya kaldı ve bu da büyük birikme ve siparişlerin yerine getirilmesinde gecikmeye yol açtı. Korumacı politika ve sınır ötesi yatırımlar için bulanıklaşan bu ortam, COVID-19 kaynaklı arz kesintileri ile küresel rüzgar endüstrisi için tehlike oluşturdu.

GlobalData, yenilenebilir enerji sektörünün en büyük endişelerinin, halihazırda lojistik gecikmelere tanık olan güneş ve rüzgar projeleriyle küresel tedarik zinciri sorunları etrafında döndüğünü ileri sürüyor. Analiz firmasına göre, ülkeler bir veya iki ülkeye bağımlı olmaktan kaçınmalı ve gelecekteki aksaklıkların üstesinden gelmek için yerli üretime bağımlı olma ve tedarik ağlarını çeşitlendirme yolunda ilerlemelidir.

COVID-19’un bitişi enerji geçişinin dönüm noktası olacak

2020 yılı, küresel yenilenebilir enerji geçişi için bir “sevkiyat on yılı” nın başlangıcı olacaktı. Ancak COVID-19 salgını bu başlangıcın önüne set koyarak küresel enerji geçişi için bir dönüm noktası haline geldi.

Yeni enerji üretim kapasitesinin büyük bir kısmı yenilenebilir enerjidir. Öyle ki küresel yenilenebilir enerji düşünce kuruluşu REN21’in 2019 Yenilenebilir Küresel Durum Raporu’na göre geçiş yönünde bazı ilerlemeler kaydedilmişti. 160’tan fazla ülke yenilenebilir enerji ve enerji karbonunu giderme taahhütleri vermişti. Enerji depolamasına önemli miktarda yatırım ve özel sektör desteğinde önemli bir artış olmuştu. Tüm bunlar başarılı bir geçişte vazgeçilmez unsurlardır. Ancak şimdi, ülkeler salgının ekonomik sonuçlarına tepki gösteriyor fakat büyük ölçüde enerji ve iklim konularını gözden kaçırıyorlar. Buradaki esas soru; sektörü yeniden inşa etmek değil, yeniden nasıl inşa edileceğidir. Ekonomik uyarıcı dünya ekonomilerinin toparlanmasını hızlandırabileceği gibi, çevreci bir uyarıcı da COVID-19’un ardından dünyayı yeşil bir yeniden yapılanmaya sokabilir.

Dünya Enerji Konseyi (WEC), 2019 Dünya Enerji Senaryoları’nda bu yeniden yapılandırmanın, küresel enerji için nasıl ortaya çıkabileceği konusunda fikir veriyor. Rapor, 2040 yılında küresel enerjinin farklı resimlerini, üç spekülatif senaryo olarak çiziyor.

İlk senaryoda ekonomik büyüme, hız kesmeden devam ediyor ve pazar güdümlü dinamik, yavaş yavaş küresel enerji karışımını fosil yakıtlardan uzaklaştırmada ilerlemeye yol açıyor. İkinci senaryoya göre küresel ekonomi, ekonomik bozulmalarla sarsılıyor ve küresel GSYİH azalıyor. Düzenli küresel ekonomik faaliyet dönemlerinde karbon emisyonları düşerken, gerekli inovasyona yatırım yapılması ve ekonomik su arıtmasına altyapı kaybedildiği için enerji geçişi felç oluyor. Üçüncü olan son senaryodaki kilit itici güç ise büyük kamu yatırımlarının enerji geçişinin temelini oluşturmasıdır. Örneğin, temiz enerjideki teknolojik yenilik, enerji depolama ve gelişmiş şebeke teknolojilerine yapılan yatırımlarla birleştiğinde, ekonomik bir karbondan arındırma ve ekonomi genelinde satın alma işlemlerinde artışa neden olur.

Pandemi sonrası yeniden inşa için gereken ekonomik müdahaleler, enerji geçişini hızlandırabilir ya da “sevkiyat on yılı”nın tamamen kaçırılmasına neden olabilir. Enerji geçişine doğru kaydedilen ilerlemeyi yeniden kazanmak için araştırma ve geliştirmeye yatırım yapılması, beşeri sermayenin genişletilmesi ve enerji altyapısını modernleştirilmesi başlıca unsurlar arasında yer alıyor. Bu yatırımların hem ekonomik hem de çevresel kazanımlar açısından temettü ödemesi tahmin ediliyor.

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up