Köşe YazılarıTunç Altınbaş

Girişimci Fabrikası Turkcell!

0

İşiniz kurumsal stratejiler & iletişim ise her hafta bir dünya yeni insanla tanışıyorsunuz. Bunların çoğu kendi fikrinin peşinden gidip son derece başarılı olmuş girişimciler… Peki, benim tanıştıklarımın çoğunun daha önce Turkcell’de çalışmış olmaları bir rastlantı mı?

Karşılaştığım bir değil her üç kişiden birinin daha önce Turkcell’de çalışmış başarılı girişimciler olması bir rastlantı olamaz. Bu sadece bana mı denk geliyor diye çevremdeki arkadaşlarımla konuştuğumda benzer bir durumla onların da sürekli karşılaştığını duydum. 

Ex-Turkcell’lilerin kimi gitmiş PR ajansı kurmuş, çok uluslu markaları portföyüne katmış, kimi gitmiş dünyaya açılan Türk markalarının patronlarına danışmanlık yapıyor. Bir bölümü diğer kurumsal şirketlerde asgari C-Level olarak üst yönetim takımında yer alıyor. 

Ne yapıyorlarsa yapsınlar mutlaka girişimci bir kafayla veya girişimci bir kafaya hizmet ediyorlar. O zaman düşünüyorum; Demek ki, Turkcell çalışanlarını içten içe geliştirici bir girişimci fabrikası. Bu fabrikada çalışanlar da, yolları ayrılıp başka işlere soyunanlar da bu girişimci ruhu taşıyor. 

Teknoloji = Değişim

Teknolojinin günümüzde değişimin kendisi olduğunu bir gerçek. Ülkemizin en değerli teknoloji markası Turkcell’in hızla değişen dijital dünyaya liderlik etmesinde ve bu değişime adaptasyonunda en önemli kaynağının ‘insan’ olduğunu düşünürsek, sürekli değişen teknolojinin tam ortasına çalışan insanların adaptasyon kabiliyetlerinin en üst düzeyde olması gerekir. İşte adaptasyon yeteneği çok yüksek, sürekli yeni bir şeyler öğrenen, kendini sürekli yenileyen insan da elbette tek bir şey olur veya tek bir şeye dönüşür: ‘Girişimci’.

Okullarda girişimciliğin öğretilen mi yoksa karakteristik bir özellik mi olduğu hala tartışılırken, Turkcell pratikte girişimci ruhun, girişimciliğin aslında öğrenilebilen bir özellik olduğunu kanıtlıyor. Burada çalışma gururunu yaşayan bizler, kendimizi sanki kendi küçük girişimimizi gerçekleştiriyorcasına her gün 7:30’da masalarımızın başına bulup, büyük bir iç motivasyonla ortak hedeflerimize koşuyorsak, bunu bize yaptıran içinde çalıştığımız bu özgün kültür. Bu kültür öyle sonradan şirketinize ekleyebileceğiniz bir çeşni değil. Kültürün geldiği başladığı noktaya bir geri dönüp düşünün: Bir girişimci ben Türkiye’nin ilk mobil operatörü olacağım diyor ve oluyor. İlkleri gerçekleştiren, teknolojiye liderlik eden ve her alanda insanlarla hayatı gerçekten paylaşan, onların parmaklarının ucunda, dillerinde, gözlerinde onlarla 24 saati birlikte geçiren bir markadan söz ediyorsak, Turkcell’in hamurunda ciddi bir girişimci ruhu var demektir.

Bir şey nasıl başlarsa öyle gider. Girişimci başlayan o ruhla devam eder. Büyüklerim bir işin tamamlanmasıyla ilgili en önemli unsurun o işe hemen başlamak olduğunu bana öğrettiler. Hakkında konuşmak yerine yapmak, fikir üretmek yerine o fikri hayata geçirmek, eleştirmek yerine değiştirmek için adım atmak; tüm bunları yapabilen bir insan kaynağı şirketleri çeyrek üstüne çeyrek beklentilerin üzerinde kar ettirir. 

Her girişimcinin ortak özelliği; sarıldıkları iş için kendilerini hayatta gerçekleştirmek, ispatlamak üzere ellerindeki tek fırsatmışçasına çok sıkı çalışmalarıdır. Böylesine tutkuyla çalışan insanlar sizce fail edebilirler mi? Tabi ki hayır.

İşte olan tam da buydu. Şimdi anlamlandırabiliyordum. Her tanıştığım, yolumun kesiştiği başarılı girişimcilerin neredeyse 3’te 1’inin Turkcell’li olmasını en sonunda bir mantık çerçevesine oturabilmiştim. 

Burada size nice isimler verebilirim ama emin olun sizler de topluma mal olmuş bu girişimcileri en az benim kadar tanıyorsunuz. Zaten buradaki konumuz bu girişimcilerin kendi özel başarılarını değil, onları dönüştürebilen kültürü kurum olarak uzun vadeli sürdürebiliyor olmamızın büyük & takdire şayan başarısını sizlerle paylaşmak istememdir.

5G5T

Kanımca 5T’nin içerisindeki T’lerden en önemlilerinden biri olan Turkcell’li, işte tam da bu kültürü ruhunda taşıyan kişidir. Turkcell’li olmak için bu girişimci kültüre bir şekilde dâhil olmuş olman yeterli, bir kenarından sana dokunması bile emin ol seni değiştiriyor ve dönüştürüyor. Manifestomuzda şöyle diyoruz: ‘Turkcell’lileri ve çalışanlarımızı bir aile olarak görüyoruz. En temel önceliğimiz bu ailenin mutluluğu. Bu yüzden milyonlarca Turkcell’liyi kaliteden ayırmamak ve ailemizi büyüterek yeni Turkcell’lileri bu kaliteyle tanıştırmak için çalışacağız’.

Günümüzde şirketler çalışanlarının yıllarca tek bir alanda değil, farklı alanlarda, başka konularda hatta başka fonksiyon/işlerde de aktif olabilmesine yeşil ışık yakıyor. Hatta gelişmiş ülkelerdeki lider şirketler başka işlerde çalışsınlar, kendi girişimlerini gerçekleştirsinler istiyorlar. Yani hayatlarını olabildiğince çeşitlendirsinler, sevdikleri şeyleri yapsınlar, illa tek bir alana kendilerini kapalı hissetmesinler istiyorlar. Çünkü tüm araştırmalar bunun iş hayatında verimliliği arttırdığını gösteriyor.  Hobileri varsa bunların peşinden koşsunlar, bu hobileri iş alanlarına dönüştürebilsinler, topluma ve şirketlere olabildiğince çok fayda sağlasınlar. Çalışma kural ve prensipleri de bu doğrultuda gittikçe daha fazla esnekleşiyor. 

Şirketlerin böylesine hızlı değişmesinin bir diğer nedeni ise yeni jenerasyonun işe bakış açılarının tamamıyla değişmesi. ‘Büyüyünce ne olacaksın?’ diye büyütülen bizlerden tek bir iş alanı tercih etmemiz beklenirken, şimdiki çocuklar hangi işin daha çok kazandıracağını hiç düşünmeden, sevdikleri birden fazla işin peşinden koşarak, bu işleri hayal ederek büyüyorlar. Hem mimar olup, hem de öğretmenlik yapıyorlar, topluma ekonomiye azami fayda sağlamak üzere kendilerini sürekli geliştiriyorlar. Tek konuda uzmanlık yerini birkaç alanda birden uzmanlığa bırakıyor. Bilginin sınırsız olduğu bir dünyada bunun olmasında geç kalındığını bile söyleyebiliriz. 

Yeni jenerasyon hızlı değişen teknolojinin dikte ettirdiği girişimcilik kafasıyla iş hayatına bakıyor. Önlerindeki örnekler, başarı hikâyeleri hep teknoloji girişimciliği üzerine. Durum böyle olunca da, lider şirketin büyük bir girişimci fabrikası olduğunu, sürekli girişimci ürettiğini benim fark ettiğim gibi fark etmek lazım.

Tunç Altınbaş, MBA

 

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up